Ziyaretçi Defteri

5 comments

  1. Göktu Kara dedi ki:

    Ali F. Bilir, Şair

    Tanıtmaya çalışacağım kişi şair ve öykü yazarı Ali F. Bilir … Benim için ayrı bir yeri vardır Bilir’in. Gülnar’da görev yaptığım sırada tanışmıştım kendisiyle. Gayet içten söyleşen, insana yaklaşımıyla farklılık yaratan nadir ruhlardan biridir. Sürekli kendini yenileyen, geliştiren, hiçbir kültürel aktiviteyi kaçırmayan yapısıyla- özellikle Türkiye’de parmakla gösterilecek aydın, çağdaş insanlardandır.

    …Şiirsel zamanın dokunuşunu duyumsayan, sesiyle irkilen, meraklanan, titreyen; etkisiyle ufku açılan, yüreğini/yürekleri sarsan bir şair/ozan olmak herkese nasip olmaz. Şiir-zaman nasıl hayata yön veriyorsa, doğada kendi adına söz sahibiyse ozanlar dünyasında bir şair söz sahibi olmak zorunluluğunu duyar.

    “Şairler boşa konuşmayı sevmeyen insanlardır. Gereksiz sözden kaçınmaları, giderek daha fazla yoğunlaşmaya , kapalılığa ve soyutlamaya doğru götürüyor onları.” diyen Bilir günümüz şairinin kapalılığı sevdiğini, kendi içinde yaşamayı seçtiğini , çokluğu değil yokluğu önemsediğini, dilini kendi kozası içinde tuttuğunu, üstün bir yaşamı değil de kıyıda duran yaşamı yaşadığını belirterek şiirinin “gizil güce” dayandığını söylemektedir.

    Şiirsel yokuşlardan birinde olan şairin kendine direnerek kalemini toplum için sunmasına dikkat çeken “ insanoğlundan umudunu kesmeyen” bir şairdir Bilir… Doğa-insan döngüleriyle devinen şair,

    Üşüyen bir çiçek
    Buhurumeryem
    Dağların uçurumunda
    Yol açmaz bir gemici feneri
    Işır mı
    Sabahı bekler mi ölüm ( Göç türküsü)

    İmgeleri yazınsal yaratının uçurumlarında gezdirirken kırsal adlandırmaların arasına hemencecik insanı sokar, yüreğin tanımlandırmaları arasında “ben” süzgecini devreye sokup sıcak bir insani olayı eşdoğrultuda şiirinin içine girdiriverir birden. “Ölüm” imgesi ne kadar geniş anlamlı bir imgeyse “üşümek” kavramı da o kadar geniştir.

    Karlı dağlarda
    küçük bir çocuk gördüm
    o gün,
    kardelen çiçeği (Göç Türküsü)

    Duyuncun o derin odacıklarında yoğunlaştırılmış bir yürek, bu ülkede olanlara kayıtsız kalabilir mi? Dünyada her felaketten en çok etkilenen varlık insan yavrusu çocuklardır. Bir çiçek ne kadar hassassa çocuklar da o kadar hassastır., kırılgandır. Çocuklarına güvenmeyen, çağdaş bir eğitim vermeyen uluslar topaldırlar.

    parlıyor gözleri
    gecede, ateş böceği
    yıkıyor hüznünü
    Fırat’ın karanlık suyu (Göç Türküsü)

    Şairin ne kadar sevgi dolu olduğunu dizelerinden anlamak mümkün.

    “Sevgi, sevi ve sanat” üstüne düşünürken, denizin ortasına atılmış, bilmediği sularda yüzmeye çalışan yapayalnız biri gibi duyumsadım gibi.”

    Gerçekten de biz toplum olarak sevgiye ne kadar uzağız. Bir söyleşide sevgi kelimesi geçmeye görsün yüreğimizdekini değil de olması gerekeni uzun uzadıya anlatıp dururuz. İş uygulamaya gelince ortadan hemen sıvışırız. Biz sevmeyi bilemeyen, gösteremeyen bir toplumuz. Bu gerçek.. Peki sevmeyi kim öğretir bize. Tabi ki şairler.

    dokunduğunda ateş
    küçücük parmağına
    ellerini öper annesi
    sevgiyi tanır çocuk (güz anımsamaları)

    Şair, “sevgisiz kişi yaratıcı olamaz. Yaratıcı olamayan ise üretmediği için düşünme yetisini yitirir. Gözü kapalıdır. Yaratıcı olmayan , düşünemeyen insanların oluşturduğu toplumları yönetmek elbette kolay olacaktır.” derken yaratıda aslolanın temelinde “ sevgi” duygusunun yattığını belirtirken bu duygudan mahrum olanların kendi kendilerinin iradelerini yönetemeyişlerinden dem vurur.

    Sahiden bu hafta sel felaketiyle birlikte ortaya çıkan sevgisiz, tinsel yardıma muhtaç insanların “yağma” haberini şu anda izliyor, görüyorsunuzdur. Şairlere ihtiyacımız var, şiirlerine.. yoksa insanımızın bu utancıyla nasıl teselli bulabiliriz.

    Ne zaman bir kuş geçse
    Başımın üstünden
    Yüzümü dağlara çeviriyorum (güz anımsamaları)

    Zaman anaforuna takılmış şiirsel yürekler dostluk rüzgarlarıyla yelkenlerini şişirip oltalarını şiir denizine attıklarında ben acemi bir balık gibi oltalarına takılacağım..

    Not. Tırnak içine alınanlar “Eleştiriden Günceye” adlı kitaptan alınmıştır.

    Göktu Kara, Milliyet Blog, 09/09/2009

  2. Ayşen Yeşilköy dedi ki:

    Sayın Ali Bilir,

    Göç Türküsü adlı şiir kitabınızı ve Üşüyen Sıcak Düşlerim isimli öykü kitabınızı okudum. Akıcı anlatımınız ile güneyin o sıcak yüzünü ne kadar güzel yansıtmışsınız. Yeni kitaplarınızı merakla bekliyorum.

    Ayşen Yeşilköy

  3. Ramazan Teknikel dedi ki:

    Merhaba Ali Bey,

    Abdülkadir Bulut’la ilgili kitap hazırladığınızı daha önceden duymuştum. Bugün Kıyı’da bu kitaba ilişkin yazınızı da okudum. 1974’den başlamak üzere Bulut’un dergilerde yayımlanan şiirlerini ilgiyle okurdum. Yine Bulut’un köyünün 10 km uzağındaki Kılıç köyünde 1976-1977 öğretim yılında bir yıl öğretmen olarak çalışmıştım. Bulutla ilgili bir kitaba “Şiirin Dağ Yeli Abdülkadir Bulut” ya da “Şiirimizin Dağ Yeli Abdülkadir Bulut” ismi ne güzel yakışırdı. İletmek istedim. Eşinizin ve sizin emeğinize, gönlünüze sağlık.

    Selam.

  4. Fahri Yıldız dedi ki:

    Sevgili Hocam;

    Buradan da olsa size selam yollayabilmiş olmanın sevincini yaşıyorum.Değerli Hocam Saadet Bilir hanımefendinin hazırladığı ‘Gülnarca’adlı eseri daha yeni inceleme olanağım oldu.Harika bir eser olmuş yöremiz ve Türk Dili için.Ancak sadece gülnar’da konuşulan ve bilinen bazı kelimeler varki,eserde bunlara yer verilmemiş,daha çok dilbilgisi kıvamında bir inceleme gibi buldum ben Gülnar’cayı.Sadece Gülnar’lılar tarafından kullanılan kelimeleri içeren bir derleme yada çalışmanız oldumu bilmiyorum, ki mutlaka dikkatinizi çekmiştir, belki de bu konuda çalışmanız vardır ve ben kaçırmış olabilirim.
    Haddimi aşan kelimeler sarfetmiş olabilirim,lütfen bağışlayın.

    Selamlar saygılar sunuyorum.

  5. Özben Yıldız dedi ki:

    Sevgili Ahmet Bey;
    Ben Kargıpınarı Anadolu Lisesi dergi yönetim kurulu üyesiyim.Mayıs ayının ilk haftası yapacak olduğumuz Kültür,Sanat Ve Bilim Festivalimize gelmenizi çok isteriz.Katılırsanız bizi çok onurlandıracaktır.Cevabınızı merakla bekliyoruz.
    Sevgiler Özben Yıldız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir