Abdülkadir Bulut, 9 Ağustos 1985’te aramızdan ayrıldı. Ülkemizin o yiğit ve yürekli şairi için Cemal Süreya, “Kasabalı Lorca”; Hilmi Yavuz, “Anamurlu Aiosop” adını yakıştırmıştı haklı olarak. Ölümünün ardından en çok yazı ve şiir yazılan ozanlardan biriydi Bulut. Nasıl yazılmasın? Beklenmedik trafik kazası alıp götürdüğünde 41 yaşında ve en verimli çağındaydı. O, yaşamıyla şiirlerini örtüştüren, “Omuzlarında hayat ve şiir” taşıyan, Nâzım Hikmet, Lorca ve Neruda gibi şairlerle duygu akrabalığı olan toplumcu bir ozandı… Ah, erken gitti. Sevenlerini, umut bağlayanlarını kırılan bir dal gibi bırakıp gitti!.. Bir şiirle, Bulutsuz geçen yılların özlemiyle seslenmek istiyorum şaire…
Sen Gideli
Abdülkadir Bulut’a
Yolunu beklemekte
‘direniş günleri‘ arkadaşların
ince, uzun bileklerinde
kelepçe izi
zeytin silken köylüler
derinden bir off çekerek
gözlüyor yolunu,
Toroslar serin!
Terzi Adil unutmamış seni
sefertasında yaprak sarma
koltuğunun altında
yün battaniye
üşümeyesin diye
Baban Ayneli Aziz,
hak geçirmez değirmenci,
cigara üstüne cigara sarmakta
dağlara, göç yollarına
çevirmiş başını.
Ak saçlı Habibe,
gün görmüş Yörük kadını
annen,
bağrış çığrış
diz dövmekte.
Karın
Umarsız Penelope
ve oğulların iki yaralı ceylan,
umut örmekteler
acının gergefinde.
Köyün Akine,
Akdeniz, Dragon Çayı
eli böğründe
beklemekteler seni.
Ali F. Bilir
Mersin
Bu yazı İmece Gazetesi’nde yayınlanmıştır.
http://www.gazeteimece.com/guncel/bulutsuz-28-yil-h8133.html
Bir cevap yazın